Mahkemenin hem üniversitenin raporunu kararına dayanak alması, hem de rapora aykırı şekilde karar vermesi hatalıdır. Daha ağır işi yapabilecek işçinin işten çıkartılması haklı kabul edilerek davacının ihbar ve kıdem tazminatı istekleri hüküm altına alınması gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
T.C. YARGITAY9. Hukuk Dairesi
Esas: 2009/19775Karar: 2011/45510
Karar Tarihi: 24.11.2011
ÖZET:
Dosya içeriğinde mevcut olan U. Üniversitesi psikiyatri ana bilim dalının yargılama sırasında verdiği sağlık kurulu raporundan davacının psikolojik bir sorunu bulunmadığı anlaşılmakta olup, mekanik bakım ve kaynakçılıktan daha fazla beden gücüne dayalı palet bölümüne verilmesi şeklindeki işveren eyleminin iş koşullarını aleyhe değiştirme niteliği açıktır. Pozisyonunun değiştirilmesini gerektirir bir psikolojik bozukluğu bulunmayan davacının bu gerekçe ile görev yerinin değiştirilmesini kabul zorunluluğu yoktur. İşverenin ısrarla davacıdan psikolojik sorunu olmadığına ilişkin rapor getirmesini istemesi ve bu raporun getirilmesini eski görev yerine dönebilme şartına bağlamış olması davacı üzerinde bir nevi mobbing oluşturmuştur.
Mahkemenin hem üniversitenin raporunu kararına dayanak alması, hem de rapora aykırı şekilde karar vermesi hatalıdır. Daha ağır işi yapabilecek işçinin işten çıkartılması haklı kabul edilerek davacının ihbar ve kıdem tazminatı istekleri hüküm altına alınması gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir .(1475 S. K. m. 14) (4857 S. K. m. 17)Dava: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. K. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Karar:A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, davalı işverence işi bırakıp gitmesi için yıldırma politikası uygulandığını, feshi gerektirir tutum ve davranışı olmamasına rağmen işverence iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatlarını istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının anksiyete bozukluğu nedeniyle SSK’ dan rapor alması üzerine eski işinde çalışmasının riskli olacağı düşüncesiyle geçici olarak rahatsızlığına uygun başka bir bölümde görev verildiğini, ancak bu görevini yerine getirmediğini, sağlık koşulları göz önünde tutularak yeniden belirlenen çalışma şartlarına göre görevini yazılı ve sözlü hatırlatmalara rağmen yapmamakta ısrar etmesi nedeniyle iş akdinin sona erdirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, Uludağ Üniversitesince düzenlenen rapor gereğince davacıda herhangi bir psikopatoloji saptanmadığı, dikkat gerektirir bir işte çalışabileceği belirtilmesine rağmen, davacının işyerinde verilen görevleri yapmadığı, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İş sözleşmesinin, işveren tarafından hatırlatıldığı halde işçinin görevlerini yapmamakta ısrar etmesi nedeniyle haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 25. inci maddesinin (II) numaralı bendinin (h) alt bendinde, işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmamakta ısrar etmesi durumunda işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu hükme bağlanmıştır.İş görme edimi işçi tarafından işverenin verdiği talimatlara uygun olarak yerine getirilmelidir. İşverenin talimatlarının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile getirilebilecek sınırlamalar ile işçinin eğitimi, yeteneği ve takati gibi hususlara aykırılık oluşturmamalıdır.1475 sayılı Yasada işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmaması haklı fesih nedeni olarak sayılmış ve işçinin bu anlık durumu yeterli görülmüşken, 4857 sayılı Yasa ile işçinin <görevi yapmamakta ısrar etmesi> kuralı getirilmiştir. Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardından sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından devamlılık arz etmelidir.İşveren tarafından fesih öncesinde, işçinin yapmakla yükümlü olduğu görevleri hatırlatılmalıdır. Bu hatırlatmanın sözlü ya da yazılı biçimde yapılması mümkündür. Bu konuda ispat yükü de işverendedir.İşçinin görev tanımının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça öngörülmüş olması işverenin hatırlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.İşçiye yapılacak hatırlatmada, işçiden yapması istenen görev açık biçimde bildirilmeli ve işin tamamlanmasına yetecek bir süre öngörülmelidir. Bildirimde, görevin hatırlatılması yeterlidir. Görevin gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda iş sözleşmesinin feshedileceği hususunun ayrıca bildirilmesi gerekmez.İşçinin, verilen görevin bir kısmını yapmış olması halinde, bu davranışının nedenleri üzerinde durulmalı ve işverenin haklı fesih imkânının olup olmadığı, gerekirse uzman bilirkişilerce değerlendirilmelidir.Çalışma koşullarında işçi aleyhine değişiklik niteliğinde olan görevlendirmelerin, 4857 sayılı Yasanın 22. inci maddesi uyarınca işçiyi bağlamayacağı açıktır. Bu kapsamda bir görevin yerine getirilmemiş olması işverene haklı fesih imkânı vermez.Somut olayda, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi tarafından 04.09.2007 tarihinde davacıya anksiyete bozukluğu sebebiyle 1 ay istirahat verilmiş, davacı rapor bitimi gelerek görevine başlamıştır.08.10.2007 tarihli tutanakta davacının amiri O.’a <sen kim oluyorsun da bana emir veriyorsun> tarzında hakarette bulunarak görevini yapmaktan kaçındığı gerekçesiyle savunması istenmiş, davacı da, yeni gelen streçleme makinasının montajını yaptıkları sırada O. Beyin gelip niye beklediğini sorduğunu <başımızda şef var bizim işimize niye karışıyorsun> dediğinde kendisine küfür ettiğini ifade etmiştir. Bu olay nedeniyle işverence davacıya ihtar cezası verilmiştir.Mekanik bakım bölümünde çalışan davacı 17.10.2007 de işveren tarafından amirleri ile yaşadığı anlaşmazlık ve psikolojik durumundan dolayı palet istif bölümünde görevlendirilmiş, davacı görev değişikliğini psikolojisinin iyi olduğunu eski görevinde iş verilirse yapacağını belirterek kabul etmemiştir.Davalı işveren ise eski görevine dönebilmesinin ruh sağlığının işini yapmasında iş sağlığı ve güvenliği açılarından iyi olduğuna ve bir sakınca oluşturmadığına dair SSK.dan bir rapor verilmesi durumunda mümkün olduğunu yazılı olarak belirtmiş, davacı ise şahsına amiri O. tarafından küfür edildikten sonra tartışma yaşandığını doktora gitmek istemediğini savunmasında belirtmiştir.Davalı işveren 31.10.2007 tarihli yazıda işyeri hekiminin raporu doğrultusunda sağlık kontrolünden geçirilmesi gerektiğini ekteki vizite kağıdı ile 2. basamak sağlık kuruluşunda muayene olması ve çalışmasında sakınca bulunmadığına dair rapor verilmesi durumunda tekrar işinde görevlendirilebileceği bildirmiş, ancak davacı gitmeyi kabul etmemiştir.Yine davalı işveren 14.11.2007 tarihli yazı ile sağlık kurulu raporu getirmediği ve eski işinde çalışması riskli olduğu için psikolojik durumuna uygun palet istifleme görevinde 2 hafta süreyle geçici olarak işyeri hekimi gözetiminde çalışmasının uygun görüldüğünü belirtmiş davacıda kötü niyetli olduğu için kabul etmediğini ifade etmiştir.14.11.2007 tarihli başka bir yazı ile şirketin davacı için belirlediği çalışma şartlarını görevini hatırlatmalara rağmen ısrarla yapmaması nedeniyle davacıdan savunması istenmiş, davacıda O.’ın küfür etmesi üzerine Hüseyin’in kendisiyle çalışmak istemediğini söylediğini ve geçici görev verilerek istenmeyen adam ilan edildiğini gururu ve onuruyla oynandığını belirtmiştir.Mahkemece dinlenen davacı tanığı; davacıyı palet istif bölümüne vermek istediklerini, davacının oraya gitmek istemediğini, kendisine iş verilmediğini, bakım bölümünde çalışmanın istifleme bölümüne göre daha kolay olduğunu zira istifleme bölümünde paketlerin palete dizildiğini sonra da forklift’in alıp götürdüğünü, palet devamlı çalıştığı için dinlenmenin mümkün olmadığını ifadesinde belirtmiştir.Davalı işverenin insan kaynakları şefi olarak dinlenen tanığı ise davacıya anksiyete bozukluğu(davranış bozukluğu) nedeniyle 1 ay istirahat verildiğini, rapor bitimi gelip başladığını ancak döndükten sonra bu davranış bozukluklarının devam ettiğini, davacının durumundan korktukları için daha hafif bir görev önerdiklerini çünkü yaptığı mekanik bakım ve kaynak işlerinin zor ve tehlikeli işler olduğunu, herhangi bir kazaya sebebiyet vermesinden korktuklarını, ancak teklif edilen görevi kabul etmeyerek amirleri ile tartışmaya girdiğini, doktora gitmesi gerektiğini söylediklerinde ısrarla doktora gitmek istemediğini, kendisinin hasta olmadığını söylediğini, ilerleyen günlerde davranışları daha bariz hale gelince iş vermediklerini, bazen bekçi kulübesinde bazen içeride oturttuklarını, davacı işyeri hekiminin tavsiyesine rağmen ısrarla doktora gitmemesi sonucunda iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, O. Y. ‘in elektrik mühendisi olarak. teknik serviste görevli olduğunu ancak amir pozisyonunda olmayıp iş verecek kişilerden olduğunu, O.’ın İ. M. ve M. M.’ya iş verdikten sonra davacının yanlarına gittiğini, O. Y.‘in işin nasıl yapılacağını görevlendirdiği kişilere anlattığı sırada davacının söze karışarak <sen bize karışamazsın, sen bizim amirimiz değilsin> şeklinde söz söyleyince O. Y.’in davacıya sinkaflı küfür ettiğini, palet istif bölümünde 5.4 kg ağırlığında meyva suyu kolilerinin palete dizildiğini, biraz rahat bir ortam olduğunu ancak sabahtan akşama kadar, yemek molası haricinde ayakta olunduğunu, davacının çalıştığı bölümde çalışmalarından işyeri olarak memnun olduklarını belirtmiştir.Uludağ Üniversitesi psikiyatri ana bilim dalının yargılama sırasında verdiği sağlık kurulu raporunda davacıda herhangi bir psikopatoloji saptanmadığı, bu kesitte alınan bilgiler doğrultusunda anılan tarihte (fesih tarihinde) herhangi bir psikopataloji olmadığı yorumunu yapmanın mümkün olduğunu, bu kesitte dikkat gerektirir bir işte çalışabileceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Dosya içeriğinde mevcut olan Uludağ Üniversitesi psikiyatri ana bilim dalının yargılama sırasında verdiği sağlık kurulu raporundan davacının psikolojik bir sorunu bulunmadığı anlaşılmakta olup, mekanik bakım ve kaynakçılıktan daha fazla beden gücüne dayalı palet bölümüne verilmesi şeklindeki işveren eyleminin iş koşullarını aleyhe değiştirme niteliği açıktır. Pozisyonunun değiştirilmesini gerektirir bir psikolojik bozukluğu bulunmayan davacının bu gerekçe ile görev yerinin değiştirilmesini kabul zorunluluğu yoktur. İşverenin ısrarla davacıdan psikolojik sorunu olmadığına ilişkin rapor getirmesini istemesi ve bu raporun getirilmesini eski görev yerine dönebilme şartına bağlamış olması davacı üzerinde bir nevi mobbing oluşturmuştur.Mahkemenin hem üniversitenin raporunu kararına dayanak alması, hem de rapora aykırı şekilde karar vermesi hatalıdır. Daha ağır işi yapabilecek işçinin işten çıkartılması haklı kabul edilerek davacının ihbar ve kıdem tazminatı istekleri hüküm altına alınması gerekirken reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi