İşçinin Nakli Sırasında Trafik Kazası İş Kazası mıdır?

Mahkemece davalılardan Mustafa E. ile davacı arasında hizmet akdine dayanan iş ilişkisinin bulunmadığı dolayısıyla genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesi ile davalı Mustafa E. yönünden mahkemenin görevsizliği ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/11455

K. 2009/2912T. 2.3.2009

DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, görevsizliğe karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Altan Çeliker tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : 

Dava, iş kazası sonucu uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece davalılardan Mustafa E. ile davacı arasında hizmet akdine dayanan iş ilişkisinin bulunmadığı dolayısıyla genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesi ile davalı Mustafa E. yönünden mahkemenin görevsizliği ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Davacının, davalılardan Erol O.’ya ait lokanta işyerinde çalıştığı, davalının eşi ve diğer davalı Ayşe O. adına kayıtlı ve işyeri çalışanlarının toplu olarak işyerine getirilip götürülme işlerinde kullanılan araç ile davalı Erol O.’nın sevk ve idaresinde işyerine toplu olarak getirilirken, dava dışı İbrahim P. tarafından kullanılan ve davalı Mustafa E.’ye ait araç ile çarpışmaları sonucu kazanın meydana geldiği ve kaza sonucu davacının yaralandığı, Kurum müfettişliğince olayın iş kazası olarak değerlendirildiği, kaza tutanağına göre sürücü İbrahim Peker’in %100 kusurlu olduğu, Asliye Ceza Mahkemesi içindeki mevcut Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi raporunda ise davalı sürücü Erol O.’nun 2/8, diğer sürücü İbrahim P.’nin ise 6/8 oranında kusurlu olduklarının bildirildiği görülmüştür.

Davalı Mustafa E.’a ait araç ile diğer davalılar Erol O. ve Ayşe O.’nun işveren sıfatı ile servis yaptıkları aracın karıştığı trafik kazası tek ve aynı olaydır. Davanın aynı sebepten doğması nedeniyle HUMK’ nun 43. maddesinde öngörüldüğü üzere davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. Davanın aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeni ile aralarında bağlantının bulunduğu, davalılardan biri ile davacı arasında hizmet ilişkisi bulunduğundan zarara neden olan olayın trafik iş kazası olması sonucu açılan tazminat davasının Yasa gereğince İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davalılardan bir kısmı hakkında arada hizmet ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle ayırma ( tefrik ) kararı verilemeyeceği, öte yandan HUMK’ nun 46. maddesinde; mahkemenin yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış davaların ayrılmasına karar verilebileceğinin belirtilmesi karşısında bir arada görülmesinde yarar bulunduğu açık olan davada ayırma kararı verilmesinin doğru olmadığı, bu durumun HUMK’ nun 77. maddesinde öngörülen ilkelere de aykırı olduğu ortadadır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davanın aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeni ile aralarında bağlantının bulunduğu, davalılardan biri ile davacı arasında hizmet ilişkisi bulunduğundan zarara neden olan olayın trafik iş kazası olması sonucu açılan tazminat davasının Yasa gereğince İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davalılardan bir kısmı hakkında arada hizmet ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle ayırma ( tefrik ) kararı verilemeyeceği, öte yandan mahkemenin yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış davaların ayrılmasına karar verilebileceğinin belirtilmesi karşısında, bir arada görülmesinde yarar bulunduğu açık olan davada ayırma kararı verilmesinin doğru olmadığı ortadadır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.03.2009 gününde oy birliğiyle karar verildi.