İşyerine Ait Dağıtımı Yapılan Gıda Maddelerinin İzinsiz Olarak Alınması Haklı Nedenle Fesih Nedenidir

Somut olayda davacının işyerinde servis elemanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından işyerinde dağıtımı yapılan gıda maddelerinin davacının üzerinde yakalanması üzerine 19.03.2010 tarihli fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır.

T.C.YARGITAY 22. Hukuk DairesiEsas:  2011/13991

Karar: 2012/6817Dava: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi K. Keleş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar:

Davacı vekili davalı işyeri tarafından yürütülen Gölcük Tersane Komutanlığında 20.07.2005 tarihinden itibaren yemek dağıtım işi yaptığını, müvekkilinin bu işletmedeki görevinin aynı olduğunu ancak şirketlerin her yıl ihale ile değiştiğini, müvekkilinin asıl görevinin tabldotlara yemek dağıtmak olduğunu, davalı şirket tarafından hiçbir sebep gösterilmeksizin

18.03.2010 tarihinde müvekkilinin iş sözleşmesinin işletme müdürü tarafından sona erdirildiğini ve şirkete giriş kartının elinden alındığını, fesih işleminin hiçbir usule uyulmadan ve hiçbir gerekçe gösterilmeden fesih edilmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek feshin geçersizliğine karar verilmesi, buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı işveren vekili; davacının iş sözleşmesinin 18.03.2010 tarihinde 05:00-13:00 vardiyasından çıktıktan sonra evine giderken şirkete ait olan gıda maddelerini yanında götürdüğünün tespit edilmesi üzerine de davacının iş sözleşmesinin haklı olarak fesih edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davacıda yakalanan artık gıda maddelerinin eve götürülmemesi yolunda uyarıda bulunulmadan ve bu hususta daha öncesinden herhangi bir disiplin işlemi yapılmadan doğrudan doğruya işçinin iş sözleşmesinin feshi yolunu seçmek hakkaniyet ile bağdaşmadığı, davacının eylemine karşı işveren tarafından yapılan feshin ölçüsüz olduğundan feshin haksız olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanunun 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir.

Somut olayda davacının işyerinde servis elemanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından işyerinde dağıtımı yapılan gıda maddelerinin davacının üzerinde yakalanması üzerine 19.03.2010 tarihli fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır.

İşyerinde davalı şirket tarafından dağıtımı yapılan gıda maddelerinin atık veya artık yiyecek olarak ayrıldıktan sonra çalışanların bu yiyecekleri alabileceklerine dair dosya kapsamında işveren tarafından müsaade edildiğine dair bir talimat veya işyeri uygulaması olduğuna dair bir iddia ve savunma bulunmaktadır. Kaldı ki davacının üzerinde ele geçirilen gıda maddelerinin ambalajlarının da açılmamış yiyecek maddeleri olduğu anlaşılmaktadır. 

Bu durumda davacının işyerine ait yiyecek maddelerini işyeri yetkililerinden izin almadan alınmasında davacının eyleminin hırsızlık olarak kabul edilmese bile işverenin işçiye olan güvenini ortadan kaldıracak nitelikte doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabulü gerekir. İşverenden doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak tavır ve davranışta bulunan işçi ile iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez. Mevcut olgulara göre iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebeple feshedildiğinin kabulü ile davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.Sonuç: Yukarıda belirtilen gerekçe ile;

1- Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2- Davanın REDDİNE ,

3- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4- Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak, 10.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.