İşçiden Eğitim Masraflarının Talep Edilmesi

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

  • T.C. YARGITAY
  • 9.Hukuk Dairesi
  • Esas: 2010/16335
  • Karar: 2011/1775
  • Karar Tarihi: 01.02.2011

MENFİ TESPİT DAVASI – EĞİTİM SÜRESİ İÇİNDE İŞÇİYE ÖDENMEKTE OLAN ÜCRETLER – EĞİTİM MASRAFLARINA EKLENMESİNİN VE İŞVERENCE GERİ ALINMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI – İŞVERENCE SUNULAN BELGEDEKİ MALİYET UNSURLARININ TEK TEK DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ

ÖZET: Davacı işçi için harcanan eğitim giderleri bilirkişi tarafından tam olarak tespit edilmiş değildir. İşverence sunulan ve bankacılık okulunun toplam giderleri olduğu belirtilen maliyet çizelgesinde, öğrenci ve personel maaşları, reklam giderleri ve benzeri harcama kalemlerinin de yer aldığı görülmektedir. Eğitim süresi içinde işçiye ödenmekte olan ücretlerin eğitim masraflarına eklenmesi ve işverence geri alınması mümkün değildir. Mahkemece, işverence sunulan belgedeki maliyet unsurları tek tek değerlendirilmeli, davacı adına yapılmış olan eğitim giderleri belirlenmelidir. Aynı veya başka bir bilirkişiden rapor alınmalı, işverene karşı açılan davalarda benzer konularda kesinleşen kararlardaki hesap yöntemleri de değerlendirilmek suretiyle, eğitim giderleri tespit olunmalıdır.(2004 S. K. m. 72) (1086 S. K. m. 275)

Dava: Davacı Z. B. T. ile davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü arasındaki borçlu olmadığının tespiti davasında kısmen kabule dair Ankara 15. İş Mahkemesinden verilen 18.10.2007 günlü ve 612-554 sayılı kararın temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce 17.9.2009 günlü ve 5334 E, 23216 K. sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 26.2.2010 tarihli dilekçe ile eğitim giderleri hesabında maddi hata yapıldığı, emsal konumdaki davalarda işverenin çok daha az miktarda eğitim gideri alacaklısı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle maddi yanılgı sonucu verilen onana kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, eğitim giderleri yönünden bir tespit yapılmamış, davacı vekilinin rapora karşı itirazları karşılanmamıştır. Aynı konu temyiz dilekçesinde de belirtildiği halde, Dairemizce denetime elverişli olmayan hesap raporu üzerinden sonuca gidilmiştir. Davacı işçinin işverene ödemekle yükümlü olduğu eğitim giderleri noktasında tam bir tespit yapılmaksızın, salt işveren hesabını esas alan bilirkişi raporuna göre verilen kararın onanması maddi hataya dayalıdır. Dairemizce verilen onama kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçi davalı işverene ait bankacılık okulunda eğitim gördüğünü, 25.05.2006 tarihinde istifa ederek iş sözleşmesini sona erdirdiğini, davalı tarafça kendisinden 14.824,55 TL eğitim gideri talep edildiğini belirterek sözü edilen eğitim giderleri sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı taraf davacıya verilen eğitim karşılığında taahhüt ettiği süreyle çalışmadığı ve istifa ederek işten ayrıldığını savunarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece işyerinden taahhüde aykırı olarak ayrılan davacı işçinin 14.104,33 TL eğitim gideri borcu olduğu kabul edilmiş, kalan kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın koşullarının oluşup oluşmadığı ve indirim hususu taraflar arasında uyuşmazlığı oluşturmaktadır.

Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963).

Borçlar Kanunun 158-161. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş Hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte Dairemizce bazı yönlerden İş Hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş Hukukunda İşçi Yararına Yorum İlkesinin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Yine, Yeni Borçlar Kanunu Tasarısının 419. maddesinde şekline kurala yer verilmiştir.

Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.

İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şartın tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir.

Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın sonuç doğurabilmesi için öncelikle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığının tespiti gerekir. Bundan başka asgari süreli iş sözleşmelerinde aynı türde hükümler konulması mümkündür. 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinde, kesinleşen işe iade kararı üzerine işçinin başvurusuna rağmen bir ay içinde işe başlatılmaması durumunda, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödeneceği öngörülmüştür. Aynı maddenin son fıkrasında ise, sözü edilen düzenlemenin mutlak emredici olduğu ve sözleşmelerle hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu itibarla iş güvencesine tabi işçiler yönünden toplu iş sözleşmesinin iş güvencesi sağlayan hükümlerinin yasanın bu düzenlemesi karşılığında bir değeri kalmamıştır.

Borçlar Kanununun 161. maddesine göre taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler. Buna göre belirli süreli iş sözleşmesinin kalan süresine ait ücretlerinin ya da bunun katlarının ödenmesi gerektiği yönünde ceza miktarı belirlenmesi mümkündür. Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325. maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. Bu arada işçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325. maddesine göre talep edilip edilemeyeceği soruna değinmek gerekir ki, ifaya eklenen cezai şart çözüme gidilmesi ve buna göre koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği belirtilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II. maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir.

Borçlar Kanunun 161/son maddesinde fahiş cezai şartın hakim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş Hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.

Somut olayda, davacı işçi için harcanan eğitim giderleri bilirkişi tarafından tam olarak tespit edilmiş değildir. İşverence bankacılık okulunun toplam giderleri olduğu belirtilen maliyet çizelgesi sunulmuştur. Ancak sözü edilen belgede, öğrenci ve personel maaşları, reklam giderleri ve benzeri harcama kalemlerinin de yer aldığı görülmektedir. Eğitim süresi içinde işçiye ödenmekte olan ücretlerin eğitim masraflarına eklenmesi ve işverence geri alınması mümkün değildir.

Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı ayrıntılı biçimde itirazlarda bulunmuş ve emsal dosyalarda bilirkişilerce düzenlenen raporlarda hesaplama farklılıklarına dikkat çekilmiştir.

Mahkemece işverence sunulan belgedeki maliyet unsurları tek tek değerlendirilmeli, davacı adına yapılmış olan eğitim giderleri belirlenmelidir. Aynı veya başka bir bilirkişiden rapor alınmalı işverene karşı açılan davalarda benzer konularda kesinleşen kararlardaki hesap yöntemleri de değerlendirilmek suretiyle eğitim giderleri tespit olunmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.