Amirinin haklı uyarısına aşırı karşılık vermek geçerli bir fesih nedenidir

Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin amirine karşı şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-b maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Dava:

Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

T.C. YARGITAY

22.Hukuk Dairesi

Esas:  2012/11698

Karar: 2012/20799

Karar Tarihi: 04.10.2012

Karar

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek davacının iş akdinin feshinin geçersizliğine ve işe iadesine, davacının başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde yasal haklarının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin amirine karşı şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-b maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, her iki taraf tanıklarının beyanlarının değerlendirildiği, davacı ve davalı tanıkları ile tarafların ortak tanığı R.’nın ifadelerinden dava konusu olayda tarafların birbirlerine hakaret ettiği sonucuna varılamadığından iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 25/II-b maddesine göre feshinin hukuken mümkün görülmediği, buna göre yapılan feshin haksız olduğu gerekçesiyle işe iadeye karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İşçinin geçerli bir feshe neden olabilecek davranışları 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı nedenlerden farklıdır. Yargılama sırasında bu nedenlerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun’un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.

 Dosya içeriğine göre, dikim işçisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, işyerinde 14.02.2008 tarihinde yaşanan olay nedeniyle, 4857 sayılı Kanun’un 25/II-b maddesine dayanılarak feshedilmiştir. İşyerinde çalışanlara maaş+prim ödendiği, primlerin yapılan işe göre belirlendiği, buna göre her çalışanın yaptığı işi ilgili kağıda yazdığı, primin de böyle hesaplandığı, bazen boş kaldıkları zamanlarda tamir bölümünden gelen arka cep takma işini de yaptıklarından işçilere bu yaptıkları işi de kağıda yazabileceklerinin söylendiği, ancak bir süre sonra kağıda yazılanların çok abartıldığı ve ilgili bölümün üretim kısmını uyardığı, yönetimin işçilerin yazılı savunmalarını alıp morallerini bozmamak adına sözlü olarak uyarma kararı aldığı, 14.02.2008 tarihinde ürün geliştirme bölüm başkanı ……’in işçilerle bu konuda toplantı yaptığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında dinlenen her iki taraf tanıklarının beyanlarına göre, söz konusu toplantı bölümdeki tüm işçilerle yapılmıştır. Amirin sözlü uyarıları üzerine tüm işçilerin işi yapmadıkları halde abartarak yazdıklarını kabul etmiş, davacı ise amirine kendisini sahtekarlıkla suçladığını, şerefine yönelik beyanda bulunduğunu bağırarak, bulunulan cam bölmenin dışından el kol hareketleri diğer çalışanlarca fark edilecek şekilde söylemiş, sesini gitgide yükseltmiş, amirinin uyarısına rağmen susmamış, dışarı çıkmasını isteyince oradan ayrılmamış, ancak arkadaşları tarafından dışarı çıkarılabilmiştir. İşçinin, yapmadığı işi prim almak amacıyla yapmış göstermek hususunda kusuru bulunmaktayken, sadece kendisini hedef almayan, bölümdeki tüm işçilere yönelik amirinin haklı uyarısına verdiği bu aşırı karşılık nedeniyle işyerindeki akış olumsuz etkilenmiştir. İşverenden artık iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez. Feshin geçerli nedene dayandığı açıktır. İşe iade isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle;

1- Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

 2- Davanın REDDİNE,

 3- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

 4- Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 90,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

 5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

 6- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 04.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.