Katılımcı Yönetimin Sınırlamaları

Katılımcı yönetim, kuşkusuz daha iyi yönetim yaklaşımlarından biridir. Ancak diğer tüm karar verme biçimleri gibi belirli sınırlamalar vardır. Bu sınırlamalar, uygulama karşısında ya dışarıdan ya da içten ortaya çıkar.

Aşağıdakiler, katılımcı yönetimin belirli sınırlamalarıdır:

Teknoloji ve Organizasyonların Karmaşıklığı:

Organizasyonlar ve Teknoloji bu günlerde o kadar karmaşık ki, her iş için gerekli olan uzmanlaşmış işçiler var. İşçiler, katılımda belirli bir sınırın ötesine geçemezler. Belirli bir departmanın veya grubun agresif bir şekilde katıldığı ve karşılık gelen bir grubun eşit derecede zıt davrandığı durumlar vardır. O zaman çalıştığınız seviyede sınırlamalar vardır. Örneğin işçiler operasyonlarla ilgili konulara katılabilirler, politika konuları ulaşamayacakları yerde kalır.

Çalışanın katılmama hakkı:

Bir çalışanın katılmama hakkı vardır. Bazı insanlar katılımın yararlı olduğuna inanmazlar ve bu nedenle aynı şeyi tercih etmezler. Örneğin, bazı işçi sendikaları, katılımın yönetime işçilere derin bir bakış açısı sunduğunu ve daha sonra işçilere karşı kullanabileceklerini akıl yürütmenin yararlılığını sorgular.

Manipülasyon:

Yöneticiler bazen çalışanları manipüle etmek için katılımı kullanabilir. Bu hem bilinçli hem de bilinçaltı olabilir. Benzer şekilde, sendika temsilcileri de katılım adına işçileri sömürebilirler.

İşçi Psikolojisi:

Çalışanlar arasında var olan bir ruh hali, onların işçi oldukları ve birincil amaçlarının efendilerine hizmet etmek olduğu (yönetim) onların katılımını engeller. Bu nedenle, bu tür insanları pek ilgilendirmez.

Genel Önyargı:

Daha önce belirtildiği gibi, organizasyon içinde değişime karşı direnç, katılımcı yönetimin önündeki en büyük engeldir. Yöneticiler iktidarı paylaşmayı veya bunu yaparak yetkilerini kaybedebilecekleri endişesini devretmeyi reddederler. İşçiler de benzer şekilde, her şeyin yolunda gittiğini varsayarak katılıma ilgi duymuyorlar. Dahası, katılımın kısa sürede sonuç verdiğini göremediklerinde sözlerinden geri adım atan üst yönetimin önyargısı var.

Sendikalar:

Sendikalar, katılımcı yönetimin başarısının ayrılmaz bir parçasıdır; aynı başarısı için eşit derecede zararlı olabilirler. Sendikaların çoğu siyasetle uğraşıyor ve katılımdan pek rahatsız değil. Buna ek olarak, temsilcilerin veya bireylerin yaklaşımı da pek uygun değil. İşçiler sendikalara örgütsel nedenlerden çok kişisel nedenlerle katılır. Üyelik, kaza, işten çıkarılma ve sendika müdahalelerinin işçiyi kurtarabileceği diğer sorunlar gibi aksiliklere karşı bir tür koruma olarak kabul edilir. Doğal olarak, katılımın sebebi azalmıştır.

Katılımcı yönetim tek başına çalışamaz. Organizasyonun her bir üyesini içerir. Bunun dışında fayda ve başarı elde etmek için hiçbir üye veya çalışan grubu dışarıda bırakılamaz. Sınırlamalar var ama bunlar ya bir ya da diğer grup dışarıda kaldığı için ya da ilgilenilmesi gereken ciddi iletişim boşluğu olduğu için ortaya çıkıyor.