Anayasa Mahkemesi: Çelişkili Yargı Kararları Adil Yargılama Hakkının İhlalidir

Adil yargılanma hakkı, uyuşmazlıkların çözülmesinde hukuk devleti ilkesinin gözetilmesini gerektirmektedir.

Anayasa Mahkemesinin; 22/02/2019 tarihli ve 30694 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan, 2017/29896 başvuru numaralı, 25/12/2018 karar tarihli kararında, farklı Yargıtay Dairelerinin birbiriyle çelişen kararlarının adil yargılama hakkını ihlali niteliğinde olduğuna karar verilmiştir.

Bu önemli kararın bazı bölümleri şöyledir;

“34. Başvurucu; aynı işlerinde benzer koşullarda çalışan on dört işçi tarafından ilave tediye alacağının ödenmesi talebiyle ayrı ayrı dava açıldığını, ilk derece mahkemesinci işçiler lehine karar verildiğini, …davalı Vakıf tarafından yapılan istinaf başvuruları üzerine dava dosyalarının BAM 5., 6., 7., 8. ve 9. Hukuk Daireleri arasında tevzi edildiğini, diğer dairelere tevzi edilen dosyalar işçiler lehine sonuçlanmışken kendisi ile birlikte üç kişiye ait dosyanın istinaf incelemesini yapan 7. Hukuk Dairesinin farklı yönde bir kararla davayı reddettiğini bildirmiştir…Yargıtayın 7. ve 9. Hukuk Dairelerinin kendisi ile aynı statüde bulunan kişileri kamu işçisi olarak kabul etip ilave tediye alacağına hak kazandıkları yönünde kararlarına rağmen 22. Hukuk Dairesinin bu kişileri kamu işçisi olarak kabul etmemesi nedeniyle ilave tediye alacağı isteklerinin reddine karar verdiğini savunmuştur.

39. Adil yargılanma hakkı, uyuşmazlıkların çözülmesinde hukuk devleti ilkesinin gözetilmesini gerektirmektedir. Anayasa’nın 2. maddesinde Cumhuriyet’in nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesi, Anayasa’nın tüm maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında göz önünde bulundurulması zorunlu olan bir ilkedir.

40. Bu noktada hukuk devletinin gereklerinden birini de hukuk güvenliği ilkesi oluşturmaktadır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.

48. Somut başvurunun konusu, benzer koşullarda çalışan işçiler tarafından açılan davaların Yargıtay darileri arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle farklı sonuçlandığı ve bu hususun hakkaniyete aykırı olduğu iddiasıdır.

50. Yargıtay daireleri arasındaki derin ve süregelen içtihat farkının faaliyete giren istinaf mahkemesi niteliğindeki BAM daireleri arasında da sürdürüldüğü saptanmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 7.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. Kararın bir örneğinin hakkaniyete uygun yargıla ahakkını ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması yönünden içtihadı birleştirme kararına gerek bulunup bulunmadğı hususunda bilgi delinmesi ve tardiri için Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,…”

Kaynak :

http://www.tahtakiran.net

Av. Dr. Serdar TAHTAKIRAN