İş Hayatında Kadın İşçilerin Korunması

Gece vardiyasında çalıştırılacak kadınların sağlık durumlarının gece çalışmalarına engel bir durumu olup olmadığına dair sağlık raporu alınması gerekir.

Avrupa Birliği, kurucu anlaşması olan Roma Antlaşmasından (Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması)  başlayarak bu güne kadar, kadın erkek işçilerin iş hayatına eşit katılımını sağlamak için; işe alma, ücret, çalışma koşulları ve fesih şartları gibi konuları sürekli olarak ele almıştır. Türkiye de Avrupa Birliği ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile paralel olarak kendi taahhütlerini ve imzaladığı antlaşmalar doğrultusunda kadın işgücünü iş hayatına kazandırmak için çeşitli düzenlemeler yapmıştır.

Anayasamızın 10. maddesinde kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu belirtilmiş ve devlete bu eşitliği yaşama geçirme yükümlülüğü verilmiştir. Aynı maddede, bu amaçla yapılacak düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağına hükmedilmiştir. Böylelikle, Anayasamız, kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılarak kadın erkek eşitliğinin sağlanacağını kabul etmiştir. Özellikle 2003 tarihli İş Kanunu ve bu Kanun doğrultusunda yapılan Yönetmeliklerle kadın işçiler çeşitli şekilde pozitif ayrımcılığa tabi tutulmuş ve iş hayatında rahat yer almaları için çeşitli hükümler getirilerek korunmuştur. Böylelikle kadın çalışan eşit duruma getirilmeye çalışılmış ve bazı durumlarda da kayırılmıştır.

Bu yazımızda kadın çalışanların lehine olan İş Hukuku düzenlemelerini gözden geçireceğiz.

İşin Şartlarının Düzenlenmesinde Kadın İşçiyi Koruyan Hükümler

Kadın işçiler, gece vardiyalarında hiçbir nedenle 7,5 saatten fazla çalıştırılamaz. Gece çalıştırılan kadınlar, belediye sınırları dışındaki işyerlerinde veya belediye sınırları içinde olmakla beraber alışılmış araçlarla gidip gelmenin zor olduğu işyerlerinde, işveren tarafından sağlanacak araçlarla, ikametgahlarına en yakın merkezden işe götürülüp getirilmeleri zorunludur.

Gece vardiyasında çalıştırılacak kadınların sağlık durumlarının gece çalışmalarına engel bir durumu olup olmadığına dair sağlık raporu alınması gerekir. Bu sağlık raporunun her altı ayda bir tekrarlanması zorunludur. Eğer kadın işçinin kocası da vardiyalı çalışıyorsa, kadın işçinin istemesi halinde, kadın işçinin gece vardiyaları kocasının çalıştığı gece vardiyalarına rastlamayacak şekilde düzenlenir. Bununla birlikte, karı koca, aynı gece vardiyasında çalışmak istemeleri halinde işverence olanaklar oranında bu istek karşılanır.

Kadın işçinin gebe olması halinde, gebe olduğu doktor raporuyla tespit edilmesinden itibaren doğuma kadar, gece vardiyasında çalıştırılması yasaklanmıştır. Emziren kadınların, doğum tarihinden itibaren altı ay boyunca gece vardiyasında çalıştırılmaları yasaktır. Emziren kadının gece vardiyasında çalıştırılma yasağı, gece çalışmamasının anne ve çocuk sağlığı açısından gerekli olduğunun (yönetmelikte belirtilen yerlerden alınan) doktor raporu ile belgelenmesi halinde bir yıla kadar uzatılabilir. Gebe veya yeni doğum yapmış ve emziren kadın işçi, günde 7,5 saatten fazla çalıştırılamaz.

Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde, (ekli çizelgede) kadınların hangi “ağır ve tehlikeli işlerde” çalışabilecekleri, hangilerinde çalışamayacakları belirlenmiştir. “Ağır ve tehlikeli işlerde” çalıştırılacak kadınların işe girişlerinde, işe bedence elverişli ve dayanıklı olduklarına dair doktor raporu alınması zorunludur. Bu işlerin devamı süresince en az yılda bir doktor raporu alınması şartı getirilmiştir. Bu raporu almayan kadın işçilerin “ağır ve tehlikeli işlerde” çalıştırılması yasaktır.

Kadın işçiler, adet gördükleri günlerde “ağır ve tehlikeli işlerde” çalıştırılamazlar. Kadın işçilerin adet dönemi yönetmelikte 5 gün olarak belirlenmiştir, ancak doktor raporu ile gün sayısının arttırılabileceği belirtilmiştir.

İş Kanununa göre; maden ocaklarında, kablo döşenmesi, kanalizasyon, tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında yapılacak işlerde kadın işçilerin çalıştırılması yasaktır.

Kadın İşçilerin Hamilelik Ve Doğumdan Sonra Korunması

Kadın işçinin ve bebeğin, annenin hamileliği ve analığı süresince korunması için birçok özel düzenleme yapılmıştır. Kadın işçi doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta çalıştırılamaz. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılamayacağı süre 10 hafta olur ve toplam süre 18 haftaya çıkar. Bu sürelerde işçiye ücret ödenmez ve bu süreler doktor raporu ile arttırılabilir. Bu izinler için işverenin onayına gerek yoktur. Ayrıca bu süreler asgari sürelerdir, iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi ile arttırılabilir.

Kadın işçinin kendisinin istemesi halinde ve sağlık durumunun uygun olduğunun doktor raporu ile belirlenmesi halinde, kadın işçi doğumdan önceki son 3 haftaya kadar çalışabilir. Çalışılan süreler doğumdan sonraki sürelere eklenir ve toplam süre olan 16 (çoğul gebelikte 18) haftalık süre tamamlanır. Kadın işçi erken doğum yapması halinde de doğumdan önce kullanamadığı süreler doğumdan sonraki sürelere eklenir. Kadın işçinin bütün bu haklarını kullanabilmesi için işverenin iznine gerek yoktur.

İş Kanununa göre; kadın işçiye hamilelik süresince periyodik kontroller için ücretli izin verilmesi gerekir. Doktor raporu ile gerekli görülmesi halinde, hamile kadın işçiye sağlığına uygun daha hafif bir iş verilmesi zorunludur. Bu halde bile kadın işçinin ücretinde indirim yapılamaz. Kadın işçinin istemesi halinde, anlattığımız 16 haftalık (çoğul gebelikte 18 haftalık) süreden sonra 6 aya kadar ücretsiz izin verilmesi gerekir.

Emziren işçinin, doğumdan sonraki 6 ay boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmeyen kadın işçinin doğumdan sonraki 8 haftalık izninden sonra işe döndükleri dönemle gece çalıştırılmasına ilişkin bir yasak bulunmamaktadır. Ancak doğumdan sonraki 8 haftadan sonra veya emziriyorsa 6 aylık sürenin bitiminden sonra, doktor raporuyla gece çalışmasında sakınca bulunduğu tespit edilirse, doktorun belirlediği süre kadar gece çalıştırılması yasaktır.

Kadın işçilerin 1 yaşından küçük ocuklarını emzirmeleri için günde toplam 1,5 saat süt izni verilmesi gerekir. Emzirme için belirlenen 1,5 saatlik sürenin kaça bölünerek kullanılacağını kadın kendisi belirler ve bu süre çalışma süresinden sayılır. Bu iznin amacı kadın işçinin bebeği ile ilgilenmesi olduğu için, bebeğini emzirmemesi halinde bile bu sürenin kadına tanınması gerekir. Bu 1,5 saatlik süre asgaridir ve işverenle işçinin anlaşması ile arttırılabilir.

Ağır ve tehlikeli işlerde çalışırken hamile kalan ve doğum yapan kadın işçinin, doğumdan sonra aynı işlerde çalıştırılabilmesi için, doğumdan sonraki 8 haftanın bitiminde, ağır ve tehlikeli işte çalışmasında bir sakınca olmadığına ilişkin doktor raporu alması gerekir. Yapılacak muayene sonucunda ağır ve tehlikeli işlerde çalışmasının sakıncalı olduğu doktor tarafından belirlenirse, 8 haftanın bitiminden itibaren 6 ay süreyle ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz.

Bir işyerinde, yaşlarına ve evli olup olmadıklarına bakılmaksızın 100-150 kadın işçi çalıştırılması halinde, 1 yaşından küçük çocukların bakılması ve emzirilmesi için, işveren tarafından işyerinden ayrı (ve en çok 250 metre uzaklıkta) bir emzirme odası kurulması gereklidir. İşyerinde 150’den fazla kadın işçi çalıştırılıyorsa, 0-6 yaşlar arasındaki çocukların bakılması ve emzirilmesi için, işveren tarafından işyerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurt kurulması ve bu yurdun içinde anaokulu açılması zorunludur. Yurt işyerine 250 metreden daha uzaksa, işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.

Kadın İşçinin Kıdem Tazminatı Yönünden Korunması

Kadın işçi (en az 1 yıllık kıdemi olması durumunda) evlenmesi halinde, evliliği izleyen 1 yıl içinde iş sözleşmesini kıdem tazminatını alarak feshedebilir. Evliliğin kadının ilk evliliği olması şart değildir. Kıdem tazminatını alarak işten ayrılan kadın, başka bir işe girip çalışabilir.

Kadın İşçinin Cinsiyet Ayrımcılığına Karşı Korunması

İş ilişkisinde cinsiyete dayalı olarak ayrım yapılamaz. İşveren biyolojik veya işin niteliğine bağlı nedenler zorunlu kılmadıkça işçiler arasında, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, bu şartların uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak farklı işlem yapamaz. Aynı nitelikte veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle, kadın işçiye erkek işçiden daha düşük ücret ödemesi İş Kanununa aykırıdır. Kadın işçiye cinsiyeti nedeniyle, Kanunda öngörülen özel koruyucu hükümlerin uygulanması halinde bile, kadına daha düşük ücret ödenmesini haklı kılmaz. İş ilişkisinin devamında ve sona ermesinde, bu anlattığımız düzenlemelere aykırı olarak cinsiyete dayalı ayrımcılık yapan işveren aleyhine, kadın işçinin 4 aylığa kadar ücreti tutarında tazminata hükmedilir ve ayrıca kadın işçiye yoksun bırakıldığı (örneğin düşük ödenen ücret farkı) haklarının da önemesine hükmedilecektir. Kadın işçinin hamileliği halinde, sağlığına uygun daha hafif bir işte çalıştırılması halinde dahi almakta olduğu ücrette bir indirim yapılamaz.

Cinsiyet ayrımcılığına ilişkin İş Kanununun bu önemli düzenlemelerinden başka Türk Ceza Kanununda da ayrımcılığa ilişkin önemli bir hüküm bulunmaktadır. Türk Ceza Kanununun 122. maddesine göre; kişiler arasında dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımı yaparak bir kişinin işe alınmasını veya alınmamasını bu nedenlerle bağlayan kişi hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve adli para cezası verilebilecektir. Bu maddede de, kadın işçiyi, objektif bir neden yokken, sırf kadın olduğu için işe almayan kişi aleyhine önemli bir yaptırım getirilmiştir.

İş güvencesi kapsamında olan bir kadın işçinin iş sözleşmesinin cinsiyete dayalı bir nedenle feshedilmesi halinde (örneğin hamileliği nedeniyle), kadın işçinin açacağı işe iade davasında cinsiyete dayalı fesih sebebi geçersiz sayılacak ve işe iadeye karar verilecektir. Ancak kadın işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde kadının işe devamsızlığının, (kıdemine göre hesaplanacak olan) ihbar süresini 6 hafta aşması sonucu, işveren kadın işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle ve kıdem tazminatını ödemek suretiyle sona erdirebilir. Devamsızlığın bu süreyi aşması durumunda kadın işçinin işe iade davası açması mümkün olmaz.

Kaynak :

http://www.tahtakiran.net

Av. Dr. Serdar TAHTAKIRAN